Altı Dört
Yap-boz’ dan oluşmuş çizgi bedenim, kesik kesik hareketlerimle arkandan yavaşça beline sarıldım. Beni bekler gibiydin, göz ucuyla bile bakmadın, hiç yadırgamadın. Gökyüzü açık kahve, eskiz cisimlerin tüm hatları siyahtı. Sokak lambasının çizgileri, dağınık kısa saçlarını aydınlatıyordu. Üstünde çicekli elbisen, içinde martılar uçuşuyordu. Ayaklarının biri diğerinin önünde çok ama çok güzel duruyordun. Kokunu alabilmem için boynunu hafifçe yukarı kaldırdın. Kıvırcık kafamı yarı kapanmış gözlerimle, üç-dört çizgiyle çizilmiş girdabımız içerisinde boynuna yaklaştırdım, rengarenk öptüm. Gözlerini koklayarak kafamı kafana yasladım. Saçlarının yağmur kokusu icime esiyordu. Kokunu aldıkça çizgilerim azalıyor, çizerim beni daha güzel çiziyordu. Beline sardığım ellerimin üzerine sol elini koydun, sağ elinle yüzümü şefkatlice sevmeye başladın. Yüzünü bana doğru çevirirken kafamı kendine doğru güçlüce çektin. Utangaç değildin. Belli belirsiz, özü anason gölgelerimiz birbirine karışmıştı. Sen, bensin… Dünya üzerimizde, senin konuşma balonunun içerisinde iki nemli kelime belirdi. 'sen,bensin..."

0 yorum:
Yorum Gönder